Bu Blogda Ara

23 Ekim 2012 Salı

Fenerbahçe'nin Çiçeği Burnunda Sambacıları

Fenerbahçe Universal  oyuncuları Gangnam dansı yaparken

Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna adını yazdıran ve sezonu da 3. Olarak kapatan Fenerbahçe Universal, transfer dönemini çok iyi değerlendirdi. Sarı-lacivertli ekip, yerli transferlerde, Vakıfbank Türk Telekom’dan pasör Nilay Özdemir, Nilüfer Belediyesi’nden smaçör Elif Onur, İller Bankası’ndan smaçör Meryem Boz, Galatasaray Medical Park’tan orta oyuncu Gökçen Denkel ve Eczacıbaşı Vitra’dan pasör Elif Ağca Öner ile anlaşma sağlarken, dış transferlerde dünyaca ünlü isimlerle masaya oturdu ve sözleşme imzaladı. Bunlardan ikisi ise ismini şampiyonalarda sürekli duyduğumuz Brezilyalı oyuncular Paula Pegueno ve Marianne Steinbrecher’di.
Paula Pegueno
Paula Pegueno
22 Ocak 1982 Brezilya doğumlu milli oyuncu, voleybola 13 yaşında Brezilya’nın ASBAC kulübünde başladı. 2002’de, Erica ve Fofao gibi önemli isimlerin Brezilya milli takımını boykot etmesiyle Marco Aurelio Motta, Paula Pegueno’yu milli takım kadrosuna çağırdı.2004 Atina Olimpiyat kadrosuna çağırılmasına rağmen dizinde nükseden sakatlığından dolayı kadrodan çıkarıldı ve olimpiyatlara dâhil olamadı. Sakatlıktan sonra performans grafiğinde çok büyük değişiklikler olmadığını, 2005 World Grand Prix’te takımıyla yaşadığı şampiyonlukla ve en değerli oyuncu seçilmesiyle gösterdi. Ardından 2006’da ise Dünya Şampiyonası’nda takımıyla birlikte 2.cilik yaşadı. 2008 yılına bakacak olursak, Paula kariyerinin en üst noktalarını yaşadı. 2008’e World Grand Prix’inde elde ettikleri şampiyonluk sevinci ile başladı. Ardından Pekin’de yapılan olimpiyatlarda Brezilya’yı takım arkadaşlarıyla birinciliğe taşıdılar hem de en değerli oyuncu ödülüne sahip oldu.
185 cm boyundaki Brezilyalı smaçör, bugüne kadar bir çok takımda yer aldı. Brezilya’da Davyit, Leites Nestlé, BCN Osasco ve Finasa/Osasco gibi takımlarda oynadıktan sonra ilk yurtdışı deneyimini Rusya’nın Zareçye Odintsovo takımıyla yaptı. Geçtiğimiz transfer sezonunda da Fenerbahçe Universal kadrosuna katıldı.
Oyuncunun genel özelliklerine bakarsak, fiziki gücünün çok iyi olduğunu görebiliriz. Smaç yüksekliği 302 cm ve blok yüksekliği 285 cm olan Pegueno, rakip takımı sert smaçlarıyla çok fazla zorlayan bir isim olarak karşımıza çıkıyor.
Marianne Steinbrecher
Marianne Steinbrecher
Alman ve Rus kökenli Brezilyalı oyuncu, 23 Ağustos 1983’te Sao Paulo’da doğdu. Voleybola 14 yaşında, Rolandia Faccar takımında başlayan oyuncu, performansına her geçen gün yeni şeyler katarak 2003 yılında Brezilya milli takıma çağırıldı ve 2004, 2006,2008 ve 2009 yıllarında World Grand Prix şampiyonluk heyecanı yaşadı. Şuana kadar oynadığı en önemli takımlar arasında İtalya temsilcisi Scavolini Pesaro var ve bu takım Mari’nin ilk yurt dışı deneyimini yaşadığı takım olarak nitelendirilebilir. 2012 yaz döneminde de Fenerbahçe Universal ile anlaşma imzalamıştır.
189 cm boyundaki pasör çaprazı, bugüne kadar hem çokça şampiyonluk yaşamış hem de bir çok ödüle layık görülmüştür. Bunlar, 2006 Pan-American Cup’ta ‘En değerli Oyuncu’ ödülü, 2006 Pan-American Cup’ta ‘En İyi Smaçör’ ödülü, 2008 World Grand Prix’inde ‘En Değerli Oyuncu’ ödülü ve 2011 South American Championship Kupası’nda ‘En iyi Smaçör’ ödülüdür.
Mari’nin oyun tarzına bakarsak, rakiplerini smaçlarıyla bozguna uğrattığını, mücadeleci ve hırslı bir yapıya sahip olduğunu görebiliriz. İnanıyorum ki Mari, yeni sezonda Kamil Söz hocanın en büyük kozlarından biri olacaktır.

22 Ekim 2012 Pazartesi

En Büyük Olmak İçin

Agamez smaç vururken

Geçtiğimiz sezon CEV Şampiyonlar Ligi’nde Final Four’a kalarak, Türk Erkek voleybolunda bir ilke imza atan ve tarihe geçen Arkasspor, bu sene de Şampiyonlar Ligi’nde ülkemizi temsil edecek.

Transfer döneminde çok büyük değişiklikler yapmayan İzmir temsilcisi, takımın kilit taşlarından olan pasör çaprazı Liberman Agamez’i, smaçörler Gordon Perrin’i, Paulo Bravo’yu ve orta oyuncu Justin Duff’u kadrosunda tuttu. Halkbank’tan libero Hasan Yeşilbudak’ı ve pasör Mustafa Ramazanoğlu’nu kadrosuna katan Arkasspor, bu senede şampiyonlar liginde iddiasını koruyor.
Arkasspor'un sevinci
Arkas, 24 Ekim’de, sezonun ilk Şampiyonlar ligi karşılaşmasında, Bulgaristan temsilcisi Marek Union-Ivkoni DUPNITSA ile İzmir Atatürk Voleybol Salonu’nda karşılaşacak. Bulgaristan temsilcisiyle ilgili bilgi vermek gerekirse; geçen sene “National Championship”  turnuvasında final oynayarak  2. olan takımın, Şampiyonlar Ligi’nde çok fazla tecrübesi bulunmamaktadır. Genç oyunculardan kurulu takımın boy ortalamasının yüksek olması rağmen hücumda çok etkili değiller. Ayrıca Arkas karşısında savunma odaklı bir oyun sergileyeceklerini ve Agamez-Bravo ikilisinin oyunları karşısında blok hattının çok zayıf düşeceğini düşünüyorum.
‘En büyük olma’nın ilk adımını kendi seyircisi karşısında atacak olan Arkas, hem kulüp yönetimi hem de takım olarak en büyük olma hayallerini gerçekleştireceklerine ve bu senede Türk Erkek voleyboluna yeni bir ilk getireceklerine inanıyor.

2 Ekim 2012 Salı

Bu Kalp ‘10’u Unutur mu ?


Temmuz 2004…
Fenerbahçe’nin Cruzeiro’ dan 4 milyon € karşılığında transfer ettiği Brezilya milli takım oyuncusu Alexsandro De Souza, İstanbul’a gelmişti. Başkan Aziz Yıldırım’ın 2 yıl boyunca transferi için uğraş verdiği Alex De Souza artık Fenerbahçe’deydi. Oynadığı süre boyunca birçok ilke imza atan krALEX, Fenerbahçe ile özdeşleşmiş ve hem oyunuyla hem de duruşuyla, çoğu futbol severin örnek gösterdiği bir oyuncu haline gelmişti. 2004’ten bu yana 3 kez sözleşmesi uzatılan Alex, sözleşmeleri boyunca Fenerbahçe tarihinde, en çok forma giyen yabancı oyuncu, 100 gol sınırını geçen tek yabancı futbolcu, 2 kez gol kralı olan ve 4 Kez de asist kralı olan ilk ve tek yabancı futbolcu unvanlarını almıştı. Bunların yanında da Fenerbahçe tarihinin 3000. Golünü atarak tarihe geçti ve forması Fenerbahçe müzesinde yerini aldı.Bütün bunların ardından Fenerbahçe taraftarı, para toplayıp Kadıköy’deki Yoğurtçu Parkı’na Alex’in heykelini dikerek Alex’in ismini ve Fenerbahçe’deki yerini sonsuzlaştırdı. ‘Peki, daha sonra ne oldu..?’

1 Ekim 2012…
Fenerbahçe taraftarının en üzücü günlerinden biri… Günün ilk kötü haberi, son haftalarda yaşanan  Alex De Souza-Kocaman sorunu nedeniyle, Alex’in süresiz kadro dışı bırakıldığı haberiydi. Bu haberle canı sıkılan taraftar, ardından alınan, sözleşmenin feshi kararıyla yıkıldı. Sadece Fenerbahçeli’si değil, Galatasaraylı’sı, Beşiktaşlı’sı, Trabzonlu’su ,Bursalı’sı da … Tüm Türkiye’yi şaşkına uğratan bu karar ne kadar doğruydu? Şuana kadar ligde oynayan tüm yabancı transferlere bakıldığında birçok yabancı oyuncu, takımlarında aykırılıklara neden oldu, takımını ve kendi itibarını zedeleyen birçok kabul edilemez olayın içine karıştı. Peki, Alex ne yaptı? Twitter’da “Aykut hoca, beni kıskanıyor” dedi, Kasımpaşa maçında oyundan alınmasına tepki olarak yedek kulübesi yerine tribünlere oturdu. Bunlar olumsuz şeyler ve bunlara diyecek bir sözümüz yok ama aceleyle hükme varıp kalem kırılmamalı. Ortada 9 yıllık emek var. Bana göre, kulüp tarihinin en yanlış kararlarından birisidir. Alex’in bu şekilde gönderilmesi, Fenerbahçe taraftarının kulübe, Aziz Yıldırım’a ve Aykut Kocaman’a karşı çok büyük tepki göstermesine ve 3 Temmuz 2011’den sonra renklerine daha da bağlanan taraftarın bölünmesine neden oldu.
Alex ise Türkiye’deki tüm sevenlerine, Twitter’da, "Kontratımı sonlandırdım. Hayatımın en üzücü imzası oldu.Fenerbahçe bir oyuncu kaybetti ama bir taraftar kazandı. Herşey için teşekkürler"  diye veda etti

Bundan sonra ne olacak..? Cevap, basit… Şimdiye kadar kimse ‘Bir Alex Değil’ di. Bundan sonra da “Kimse Bir Alex olamayacak”.


Dedelerimiz, ,Babalarımıza LEFTER'i anlatmış. Babalarımız, Bizlere RIDVAN'ı anlattı. Bizler de çocuklarımıza seni anlatacağız ALEX DE SOUZA...